26 Mayıs 2013 Pazar

Venezuela-3: Bolivar'dan Chavez'e tarihiyle, dogasıyla Venezuela (The End!)

Allah Venezuela'yı 7 günde yaratmış. Birinci günde muhteşem doğasını ve sahillerini, ikinci günde uçsuz bucaksız ormanları, tepeleri karlı dağlarını, üçüncü günde inanılmaz çeşitlilikte fauna ve florasını, çeşit çeşit hayvan ve bitki türlerini, dördüncü günde binden fazla nehir ve gölleri, beşinci günde çeşit çeşit meyve ve sebze türlerini yaratmış, altıncı günde yerin altını petrol, altın, elmas, doğalgaz, titanyum, alüminyum ile donatmış. Yedinci günün sabahında yarattığına memnun memnun bakmış ve yüzünde sinsi bir gülümseme belirmiş, ilahi adaletin yerini bulması için bu güzelliği dengelemek adına Venezuelalı'ları yaratmış...Gerçekten de öyle, bir millet bu kadar güzelliğin, zenginliğin üzerine oturur da nasıl bu kadar sefil olur anlamak mümkün değil. 

3 haftalık gezimizin "highlight"larını Gökçe daha önceki iki yazısında detaylıca anlatamıştı. Ben de bu yazımda sizlerle Venezuela hakkında kısa kısa bilgiler izlenimlerimi paylaşmak isterim. İşte benim gözümden Venezuela:  

Venezuela yüzölçümü olarak Almanya'nın 2,5 katı büyüklüğünde ve yaklaşık 29 milyon nüfuslu bir ülke. Nüfusun %80'inden fazlası sahil kesimlerinde ve başkent Caracas'ta yaşıyor. Sahil kesimi deyince yaklaşık 2800 km'den bahsediyorum. Yoğunluk konusunun kafalarda daha iyi canlanması için açıklamakta fayda var, Caracas'ta km2'ye 4240 kişi düşerken bu oran Amazon bölgesinde 0,4! Anlayacağınız üzere başkent aşırı kalabalık ve açıkcası hiç de görülmeye değer bir yer değil, biz bir gece kaldık o da mecburiyetten, Ciudad Bolivar uçağımız ertesi gün olduğundan.  

Ülkenin siyasi tarihi çok tanıdık. İspanyolların işgali, uzun yıllar süren sömürge, daha sonra Simon Bolivar önderliğinde bağımsızlık ve Venezuela Cumhuriyeti'nin kurulması. Cumhuriyet sonrası hakim iki parti ve sık sık darbelerle bölünmüş bir demokrasi. O kadar çok askeri müdahele olmuş ki 1800'lerde bağımsızlığını ilan eden Venezuela'da seçilmiş bir başbakan'ın kendinde sonraki seçilmiş bir başbakana normal yollardan devir teslim yapabilmesi ilk olarak 1964 yılında gerçekleşebilmiş! Chavez'in de aslında darbe girişiminde bulunup sonra başarısız olup hapse atıldığını ve aftan faydalanarak siyasete döndüğünü de belirtmekte fayda var. Dünyayı gezdikçe aslında benzer zamanlarda ülkelerin benzer süreçlerden geçtiğini görüyorum ve her defasında şaşırıyorum. Buraya not düşmekte fayda var, biz oradayken Chavez henüz hayattaydı ve tedavi için Küba'ya gitmişti, oradan da cenazesi döndü.

Simon Bolivar 
Seçim ertesi olduğundan her yerde Chavez 

Bizim programımız tamamen doğa üzerine kurulu olduğundan çok fazla şehir turu olayına girmedik. Sadece devrimin en önemli şehri Ciudad Bolivar'da bir gece kaldık ve oradan güneye Brezilya sınırına doğru devam ettik. Venezuela şehirleri İspanyol mimarisinden çok etkilenmiş, tam akdeniz kasabası tadında şehirler. Çok düzenli, temiz olduğunu söyleyemem ancak keyifli yerler.

Otelimizin terasından Ciudad Bolivar
Ciudad Bolivar Sokakları
Venezuela'da Simon Bolivar bizim Atatürk gibi bir konuma sahip. Her şehrinde mutlaka bir Bolivar meydanı ve birçok Bolivar heykeli bulmak mümkün, ayrıca para birimleri de en son Chavez'in isteğiyle Bolivar ismini almış. Yalnız şöyle bir çelişki var ki daha Bolivar hayatta iken Büyük Kolombiya Cumhuriyeti'nden ilk ayrılan Venezuela oluyor ve zaten Bolivar Kolombiya'da hayata gözlerini yumuyor.

Heykeller










Venezuela'da dünyanın en ucuz benzinini alabilirsiniz. Hatta buna ucuz demek bile aslında ayıp olur, resmen bedavaya dağıtılıyor gibi birşey. Benzinin on litresi yarım Euro civarına denk geliyordu. Bir şişe litrelik suyun fiyatı on litre benzinden daha pahalıydı diyeyim anlayın. Benzinin bu kadar ucuz olmasından dolayı insanlarda ekonomik araç kullanmak gibi bir motivasyon yok, ayrıca fakirlikten de olsa gerek eski dev gibi Amerikan arabalarından heryerde görmek mümkün. Yeni arabaların ise büyük çoğunluğu 4x4. 

Para konusu açılmışken buraya bir parantez açayım. Venezuela'ya giderken yanınızda USD veya Euro götürebilirsiniz, para bozdurmak hiç problem değil. Ama tabii kara borsada bozdurmak durumundasınız çünkü resmi para politikası gereği kurlar bankada çok düşük, biz USD'yi 12 Bolivar karşılığında değiştitirken bankada 3-4 Bolivar civarındaydı. Biz rehberimizin bir tanıdığına bir miktar bozdurduk, daha sonra ihtiyaç oldukça da bozdurmak hiç problem olmadı.

Eski arabalar ne rahatmış

Venezuela konusundaki en büyük hayal kırıklığımızı açıklıyorum: Hatunlar! Yıllarca hep iki senede bir yok dünya güzeli, yok kainat güzeli oldular ama biz bir tane eli yüzü düzgün hatuna denk gelmedik (Bu arada Venezuela'da güzellik yarışması olayı bizim bir zamanlarki Eurovision gibi heyecanla takip ediliyor, her kızın rüyası). Yalnız şunu itiraf etmek gerekir ki cansız mankeni de dahil olmak üzere güney Amerika'lı kadın tipine birebir uyuyorlar :)

Yorumsuz


Venezuela halkının geçim kaynaklarına da değinmek isterim. Ülkenin en önemli gelir kapısı yerin altından çıkanlar, başta da petrol. Dünya'daki en yüksek petrol rezervleri bu ülkede bulunuyor. Bir yerde okumuştum, Venezuela'daki petrol Türkiye'nin 1300 yıllık petrol ihtiyacını karşılayacak kadarmış! Petrolün hikayesi de çok ilginç, hükümetlerin sosyalist veya liberal olmasına göre pin pon topu gibi bir özelleşmiş, bir devletleşmiş. Son tahlilde yine devletleşmiş durumda. Zaten Chavez'den başka birşey de beklenmezdi.

Petrol dışında kakao ve kahve tarımı da oldukça yaygın. Gezdiğimiz bir kahve atölyesinden aldığımız kahveleri Venezuela çikolataları eşliğinde hala afiyetle yiyip içiyoruz. 



Kakao'nun ağacın gövdesinden çıktığını bilmezdim

Venezuela halkı çok karışık. Binlerce yıldır orada yaşayan farklı farklı yerli gruplar ile İspanyollar'ın taşıdığı Avrupalılar ve daha bir çok farklı köken. Venezuela'da farklı kültürler arasında hiçbir problem yokmuş, ırkçılık diye bir konu mevzu bahis değil. Venezuelalılar'ı ben bizim Trakyalılar'a benzettim biraz, her daim keyifler yerinde :)

Biz gezinin ilk başında Roraima'ya doğru giderken bir yerli kabileye misafir olduk. Gerçi artık modernleşmişler, ağaç altında oturup barış çubuğu tüttürmüyorlar ama yine de enteresan bir hayatları var. Zor şartlara çok iyi ayak uydurmuşlar ve doğayı müthiş tanıyorlar. E tabii hamak olmazsa olmaz. Bu arada ben kızılderililerin Türk kökenli olduğuna iman etmiş bulunmaktayım, orada kahvaltıda menemen yedik resmen, ayrıca sacda yaptıkları ekmek de baya lezzetliydi. 

Kızılderili köyünde kalacağımız yere giderken
Hamakta ilk gece öncesi. Yolda gelirken yılan görmeyeydik iyiydi...


Ne çektin sen o gece Gökçe, her çıtırtıya uyandın :)
Reisin eşi


Bizi misafir eden aile ve Gökçe

Doğayla içiçe

Turistler herşeyi çeker


Turistleri kim çeker?
Doğada aç kalmak mı?
Tatları fena değildi, tahta gibi...

Ekmeği bizden farklı pişiriyorlar ama prensip aynı

Bu kadar genel bilginin üzerine biraz da doğasından bahsedelim. Venezuela'nın doğal güzelliklerini tanımlayacak en iyi sözcük "Vahşi". Bu kadar enteresan bir doğa ile karşılaşacağımızı hiç tahmin etmiyorduk. Yolda giderken kenara çekip şöyle bir yerde keyif yapabiliyorsunuz mesela...

Yol kenarı cennet molası
Keyif...
Gran Sabana milli parkı da çok enteresan mesela, göz alabildiğine yeşillik ama çöl. İnanması güç ama resmen yeşil çöl, otların hiçbir besin değeri olmadığı için hiç hayvan yaşamayan devasa bir alan.


Yeşilin her tonu

Ekip



Gran Sbana'nın içinden geçen muhteşem Apongwao nehri ve Apongwao şelalesi... Burada bir gece kamp yaptık, hayatımızda ilk defa çadırda yattık burada. Roraima tırmanışı öncesi son hazırlıkları yaptığımız kamp. Büyüleyici bir yerdi...



100m'den düşüyor, inanılmaz heybetli


Aşağıdan görmek için yürüyoruz


Bu sakin haliymiş, kışın bu bulunduğumuz yere girilemiyormuş

Rehberimiz teyze Gökçe'yi çok sevdi



Hazırlıklar

Roraima tırmanışı öncesinde uğradığımız kırmızı taşlardan oluşmuş Quebrada de Jaspe de çok etkileyici bir yerdi. Kıpkırmızı yarı kıymetli Jaspis taşından oluşmuş dere yatağı ve küçük bir şelale...





Buradaki resimler, Gökçe'nin diğer yazdığı yazılarda değinmediği yerlerdendi. Her köşesi sürprizlerle dolu, henüz aşırı turistik olmamış, kendi mücadelesini veren Güney Amerika ülkesi Venezuela seyahatimizden birkaç izlenim paylaştım. Eğer birgün yolunuz Venezuela'ya düşerse ve soracağınız birşey olursa bekleriz efendim.

Konuk Yazar Fatih Demirci

(17.12.2012 - 05.01.2013 Venezuela Tatili)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder