6 Temmuz 2014 Pazar

Ne harika bir yermiş bu Datça...



Ne harika yer burası! Nereden buldun bu Datça'yı? 'Elimle koymuş gibi buldum'... 
Can Yücel... 

Rahmetli Can Yücel'in dediği gibi ne harika bir yermiş bu Datça... 
Biz 2014 Haziran Ayı içinde bir haftalığına keşfe çıktığımız Datça Yarımadası'nı çok beğendik. 
Tatil sırasında Facebook sayfamızdan yüklediğim fotoğraflara gelen tepkiler o kadar güzeldi ki tatil dönüşünde sıcağı sıcağına sizler için güzel bir Datça rehberi hazırlamak için kolları sıvadım. (https://www.facebook.com/Offtheroadonthetrack). 
Böylece bu yazı kaçırmadan siz de Datça'yı en güzel şekilde keşfedebilirsiniz... 


Palamutbükü

Neden Datça? 

Yıl boyu yeni yerleri keşfetme isteğiyle yanıp tutuştuğumuz için hep yollarda olduğumuzu tahmin ediyorsunuzdur eminim. En kısa tatillerde bile bir yerlere kaçıp gidiyoruz. Evde olduğumuz vakitlerde ise bir sonraki sefer nereyi keşfetsek acaba diye araştırma yapıyoruz. Evimiz gezi kitaplarıyla, haritalarla dolup taştı. Hal böyle olunca yılda bir seferliğine 3-4 gün hiçbirşey yapmadan denizin ve güneşin tadını çıkartmak bizim için bir farz. Bu nedenle Datça, dinlenme niyetiyle tatile çıkan bizler için çok doğru bir adresti. 

Datça, henüz yakınındaki Marmaris ve Bodrum kadar popüler değil. Sanırım benim en çok da bu hoşuma gitti. Sakin koyları, masmavi, tertemiz denizi, keşfedilmeyi bekleyen bükleri, iyi niyetli misafirperver halkıyla, bademi ve zeytiniyle beni benden aldı... Eğer siz de daha sakin bir tatil geçirmek istiyorsanız, herşey dahil oteller size göre değilse, tertemiz denizin tadını çıkartayım, akşam deniz kıyısında bir lokantada balığımı yesem rakımı, çayımı yudumlayıp dalgaların sesiyle huzur bulsam bana yeter diyorsanız Datça sizin için de doğru adres. 

Palamutbükü
Datça hedef olarak seçilmişti seçilmesine de hangi koy, hangi bük daha güzeldi ve biz nerede kalmalıydık bu soruların cevaplarını bulmak o kadar da kolay olmadı. Datça'da konaklayabileceğiniz çok fazla pansiyon (oda + kahvaltı) var ve Datça Hayıtbükü, Palamutbükü, Ovabükü, Gabaklar gibi adını duyurmuş birçok koy seçeneği sunuyor. Hal böyle olunca tatil öncesi iyi araştırma yapmak  gerek. Ancak ben tatilimiz öncesinde Datça hakkında bilgi bulmakta çok zorlandığımı burada belirtmeliyim. Bu nedenle bu yazımla sizlere güzel Datça'yı tanıtmak ve yararlı olacağını düşündüğüm bilgileri bir yazı içinde vermek istiyorum. Siz bu rehber eşliğinde güzel Datça'yı keşfederken çorbada benim de bir tuzum olmuş olur böylece... 

Palamutbükü

Datça'da nerede kalabilirsiniz? 

Bu tatilde biz küçük, şirin bir pansiyonda kalmak istedik ve başladık araştırma yapmaya. Bir yandan da hangi koy, bük daha güzel onu araştırdık. Araştırmalarımız sonucunda Datça taraflarında güzel butik oteller olduğunu fark ettik ve iki tane Butik Otel seçtik kendimiz için. 

Seçtiğimiz ilk butik otel Palamutbükü'ndeki Mavi Beyaz'dı. Burada 5 gece kaldık. Adına yakışır bir şekilde masmavi Palamutbükü sahilinde, mavi beyaz renkleriyle dekore edilmiş bu otel ilk bakışta herkesi büyüleyecek türden. Otelin kendi web sayfasından odaları ve fiyatları hakkında bilgi edineceğiniz için ben burada sadece, oteli farklı kriterler çerçevesinde objektif olarak değerlendireceğim. Seçip seçmemek size kalmış.


Palamutbükü Otel Mavi Beyaz

Otel Mavi Beyaz Palamutbükü kıyısı boyunca dizili pansiyonlardan biraz uzakta olduğu için oldukça sakin bir konuma sahip. Otel ile sahil arasından dar bir yol geçiyor. Bu yol arabaların kullanımına açık olsa da çok fazla araba geçtiğini söyleyemem. Bu nedenle burada denizle başbaşasınız. 

Palamutbükü Otel Mavi Beyaz'dan manzara
Otel genel olarak temiz ve düzenli. Temizlik konusunda bizim yaşadığımız tek sıkıntı havlular oldu. Odaya konulan havlular lekeliydi. İlkinde insanlık hali desek de bir sonraki seferde de lekeli havlu bulunca otelde bu konuda bir sıkıntı olduğunu düşünüyorum. Otelde kaldığımız 5 günlük süre zarfında 2 kere sular kesildi ve su depolarında problem olduğu için biz kısa süreliğine de olsa susuz kaldık. Bu da temizlik konusunda sıkıntı yarattı. Odamız deniz manzaralı olduğu için denize karşı uyumak ve uyanmak benim için paha biçilmezdi. Ancak odaların küçük olması oda içinde rahat hareket etmeyi önemli derecede kısıtlıyor bunu da belirtmeliyim. Çalışanlar güler yüzlü ve çok misafirperverdi. Ancak organizasyon konusunda çok fazla aksama ve sorun var. Sipariş verdiğimiz herşeyde bir sorun yaşadık. Hiçbir siparişte doğru şey gelmedi. Ya yanlış, ya eksikti. Ancak dediğim gibi çalışanların iyi niyetli, güleryüzlü oluşu nedeniyle biz görmemezlikten gelmeye çalıştık bu hataları. Ancak, bu otelin sahibinin otelin başında bulunmamasının ve otelin gerçek bir işletme müdürünün olmayışının yarattığı eksikliğini insan her dakika hissediyor. Kısacası sahipsiz kalmış bu güzel otel. Otel fiyatına kahvaltı dahildi. Serpme olarak masaya getiriyorlar. Bence gayet güzel, lezzetli ve yeterli. Yediğimiz herşey lezzetliydi. En önemlisi meyve, sebze hep tazeydi. Otelin restoranının fiyatlarına gelince, çok ucuz olduğunu söyleyemem. Ancak ilk gün sahil boyunca dizili restoranların fiyatlarına şöyle bir göz gezdirince fiyatların Palamutbükü fiyat seviyesinde olduğunu söyleyebilirim. Otelin yemek fiyatları hakkında fikir vermesi açısından aşağıda birkaç şeyin fiyatını sizlerle paylaşıyorum: 

Türk kahvesi 5 tl
Bira 10 tl
Akdeniz salatası 12 tl
Köfte porsiyon 16 tl 

Otelin menüsünde sürekli taze balık bulunduğunu da burada belirtmeliyim. Biz 5 gün boyunca balığa doyduk. Aşağıdaki fotoğraf o gün tutulan orfoza ait. Sonradan öğrendim ki orfoz nesli tehlike altında olan bir balıkmış. En azından yenmesine ortak olmadık. 




Otelden birkaç fotoğraf paylaşmak istiyorum sizlerle: 

Palamutbükü Otel Mavi Beyaz'dan bir manzara

Palamutbükü Otel Mavi Beyaz 

Palamutbükü Otel Mavi Beyaz
Orada kaldığımız süre zarfında kıyı şeridi boyunca dizilmiş pansiyonları gezdik ve fiyat aldık. Palamutbükü’nde nerede kalabilirsiniz, işte sizin için seçtiklerimiz: 

Ada Evleri: 
Ada Evleri’nin odalarını gezmedik ancak gördüğümüz kadarıyla oldukça şirin, güzel bir pansiyon. Palamutbükü manzaralı, balkonlu odaları var. Ayrıca bahçe içinde denize biraz daha uzaktan bakan odaları var. Odalarında 4-5 kişi kalınabilir.  Oda fiyatları 200 TL civarında. 
www.adaevleri.com
0252 725 5254 / 0505 266 0342 

Tuna Bungalow:
Biz burada iki kişilik bir Bungalow gezdik. Deniz manzarası olmasa da olur diyenler bahçe içindeki bu bungalowlara bakabilirler. 
0252 725 5518 


Palamutbükü Tuna Bungalow

Olgun Kıyı Apart:
Karşıyakalı Gülsefe Hanım’ın işlettiği bu pansiyonu biz çok beğendik. 1+1 olan odalarda 5 kişi birlikte kalınabilir. 2+1 olan odalar ise daha kalabalık aileler için uygun. İçinde mutfağı da var. Odaların deniz manzarası yok. 1+1 oda fiyatları 180-200 TL civarında. 

Yalı Apart:
Bu apart-pansiyon henüz yeni açılmış. Odaları deniz manzaralı. Ancak balkonları yok. 1+1 odalarda 4 kişi kalınabilir. Üst kattaki deniz manzaralı odaları 170-180 TL civarında, alt kattaki odaları 20-30 TL daha uygun.


Palamutbükü Yalı Apart


Genel olarak Datça’da yüksek sezon Temmuz gibi başlıyor. Temmuz-Ağustos en yoğun olduğu dönem. Eylül ile birlikte odaların doluluk oranı düşmeye başlıyor. Yerli halkla konuşunca Eylül sonu Ekim başının burası için en uygun aylar olduğunu anlıyoruz. Sonbaharda denize girebilir hem de Datça’nın sakinliğinin tadını çıkartabilirsiniz. Biz Haziran’ın 3. haftasında ordaydık. Hemen hemen her pansiyonda boş oda vardı. Arabanıza atlayıp Datça’ya gelebilir burada gözünüze güzel gelen bir pansiyonla anlaşabilirsiniz. O zaman inanın daha iyi fiyatlara oda bulacaksınız. Temmuz-Ağustos aylarında sahil şeridindeki pansiyonlarda oda bulmak belki zor olsa da köyün içine doğru kesin boş oda bulursunuz. 

Palamutbükü nasıldı derseniz cevabım MUHTEŞEMDİ olacak. Deniz tertemiz, sakin ama biraz soğuktu. Dibi kumlu değil, taşlı. Ancak taşlar insanı çok da rahatsız etmiyor. Beraber tatil yaptığımız arkadaşlarımızın 2 yaşındaki minik Eren'i ilk günlerde taşlara çok basmak istemese de birkaç gün geçince o da alıştı ve çok keyif aldı.   

Palamutbükü

Palamutbükü
Palamutbükü
Öğlen sıcağında Palamutbükü sahili boyunca sıralı ağaçların altında serinleyebilirsiniz. 

Palamutbükü
Palamutbükü
Ya da akşam denize karşı şöyle güzel bir balık keyfi yapabilirsiniz... 

Palamutbükü
Pazar günlerinde ise kıyı boyunca köy pazarının kurulduğunu unutmayın. Datça'yla bütünleşmiş taze bademleri biz o pazardan alıp yedik... 

Palamutbükü
Datça'da başka hangi koyları gezebilirsiniz? 

Palamutbükü’nde kaldığımız süre zarfında biz otelin önündeki denizde zaman geçirmekten hiç sıkılmasak da günübirlik bir tekne turu hiç de kötü olmazdı. Bu nedenle başladık tur araştırmaya. Palamutbükü’nde günübirlik tekne turu yapabilirsiniz. Ancak seçenekler çok fazla değil. Eğer kalabalıksanız kendi başınıza bir tekne kapatabilirsiniz. 10-12 kişilik bir tekneyi günlük kiralamanın fiyatı 700 TL. Öğlen yemeği dahil. Biz dört kişi 700 TL vermek istemedik. Liman boyunca küçük bir araştırma yapınca Sait Kaptan ile tanıştık. 4 kişilik küçücük bir teknesi ile bizi gün boyu gezdirdi. 150 TL ödedik bunun için. Yemek yoktu bu fiyatın içinde. Burada belirtmem gereken bir nokta, Sait Kaptan’ın teknesinin hijyenle hiçbir alakasının olmadığı. Teknede birkaç saatlik yolculuk dışında hiç vakit geçirmeyeceğimizi düşünüp biz bu yolculuğa çıktık. 

Teknelerin 2 rotası var. Ya Datça’ya doğru gidebilir Domuz Çukuru, Hayıtbükü, Ovabükü ve Akvaryum Koyu’nu görebilirsiniz ki burada sadece Domuz Çukuru’na arabayla ulaşamıyorsunuz. 2. Rota ise Knidos turu. Datça’nın burnu Knidos’a kadar gidip yol üzerinde çok güzel koylarda denize girebilirsiniz ki bu koyların çoğuna arabayla ulaşım yok. Yani tek şans tekne turu. Hal böyle olunca biz Knidos rotasını seçtik ve muhteşem bir gün geçirdik. Knidos’a giderken yanınızda müze kartınızı almayı unutmayın. Oradaki antik tarihi şehir misafirlerini bekliyor. İşte o günden birkaç fotoğraf: 







Aşağıdaki iki fotoğraf ise Knidos dönüşü mola verdiğimiz koy. İsmi Büyük Hüseyin Taşı. Tek kelimeyle süperdi.




Palamutbükü’ndeki 5 günlük güzel tatil sonrası ise arabayla kıyı şeridini takip edip sırasıyla Akvaryum Koyu, Ovabükü, Hayıtbükü, Gabaklar Koyu’nu gezdik. Akvaryum Koyu tek kelimeyle muhteşemdi. İnsan akvaryumda denize girmiş gibi hissediyor gerçekten. Burada hiçbir tesis yok. Arabayla sahile kadar ulaşılabiliyor. Burada 1-2 saat mola verip denize girin muhakkak. 



























Ovabükü’nü ise pek beğenmedik. Denize girmek için bile durmadık o yüzden. 

Hayıtbükü de deniz ve kumsal açısından benim hoşuma gitmedi. Öncelikle Hayıtbükü Palamautbükü’ne oranla çok küçük ve bu nedenle daha kalabalık. Kumu bana çok temiz hissi vermedi. Açıkcası Palamutbükü o kadar güzel ki ben ondan sonraki hiçbir koyu beğenemedim. Tabii ki Akvaryum Koyu hariç.  

Ancak Hayıtbükü’nde Ortam Restoranı’nda bir mola vermenizi tavsiye ederim. Biz üst kattaki serin taraçada mola verip Hayıtbükü’ne doğru birşeyler yedik. Çok keyifliydi.


Hayıtbükü



Ardından Hayıtbükü’nün hemen karşısında yer alan Gabaklar Koyu’na gittik. Burada yer alan tesis Gabaklar Pansiyon. Sahilde denize girmeniz için pansiyon müşterisi olmanıza gerek yok. Tesis bizim hoşumuza gitti ve burada zaman geçirmeye karar verdik. Eğer burada kalmayı düşünürseniz işte oda fiyatları: Fiyatlar 300-350-400-450 TL arasında değişiyor. Odalarda 4 kişi kalınabilir. Oda fiyatına kahvaltı dahil.  

Gabaklar Koyu


Datça’nın hemen hemen tüm koyları hakkında bilgi vermişken ve eski Datça’yı anlatmaya geçmeden önce size küçük bir köyü tanıtmak istiyorum. Palamutbükü’ne arabayla yaklaşık 5 dakika mesafede olan bu köyün ismi Sındı. Nesi meşhur derseniz bu köy ahalisinin kurduğu kooperatifiyle ünlü. Burada tamamen doğal olarak yetiştirilmiş zeytin, zeytinyağı, kekik, bal, badem bulmanız mümkün. Bir de el işi göz nuru yazmalar… Biz buraya uğrayıp bal, badem aldıktan sonra köyün kahvesinde bir kahve molası verdik. İkram edilen salatalıkların tadı ise hala damağımda…









Datça’daki son iki günümüzde ise Datça’nın merkezine yakın olmak istemiştik. Tatil öncesi yaptığımız araştırmalarda çok güzel bir butik otele denk geldik. Yüksek bir tepeye kurulmuş, deniz manzarası, içinin dekorasyonu ve çalışanların misafirperverliğiyle bizi çok etkileyen Villa Aşina  hakkında çok fazla söyleyecek bir söz yok. Herşeyiyle mükemmel. Hiçbir sorun yaşamadık. Sahibi ve inşaat mühendisi olduğu için bu oteli bizzat yapan Bülent Bey akşamları mutfakta harikalar yarattı. Kendimizi adeta bir şef restoranında gibi hissettik. Balık, et, zeytinyağlılar hepsi harikaydı. Kabak tatlısı sevmeyen ben Bülent Bey’in yaptığı kabak tatlısını yedikten sonra müptelası oldum diyebilirim. Otelin her noktası ayrı ayrı düşünülmüş ve tasarlanmış. Her köşesinde ayrı bir sürpriz. Her odası ayrı bir konseptle döşenmiş. Bizim şansımıza Nasreddin Hoca odası düştü. Bu kadar denk gelir dedik. Ben özellikle balayı çiftlerine öneriyorum bu oteli. Otelin fiyatlarını otelin kendi web sayfasında bulabilirsiniz. Bir de Arzu Hanım, siz tanıdığım en cana yakın otel çalışanısınız...








Villa Aşina Hatırası


Burada kaldığımız süre boyunca bizim ekip merdivenlerden inip oradaki koyda denize girdi. Bense otelin tadını çıkartmayı, sakinliğinde dinlenmeyi tercih ettim. Diğer bir seçenek ise Kargı Koyu. Duyduğumuza göre gayet güzel bir koymuş. 

Orada kaldığımız süre zarfında ise eski Datça’yı gezdik. Küçücük çok güzel bir yermiş burası. Meydandaki kahvesinde birer ayran içip Datça günlerimizi tamamladık. Sevgili Can Yücel’in evi ne yazık ki kapalıydı. Bize görmek nasip olmadı. 











Güzel Datça günlerinden sonra şimdi Can Yücel'in neden bu kadar çok Datça’yı sevdiğini anlıyorum…

Off The Road on The Track Datça'daydı... 

Haziran 2014 

4 yorum:

  1. Gökçe'cim Selam,

    Yazılarını haftaiçi öğle arasında okumamak gerektiğini bir kez daha anladım!

    İnsanda çalışma isteği bırakmıyor, tatlı tatlı tatil hayallerine daldırıyor :)

    Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Edacım,
      :)) ama insanın canı sıkıldığında şöyle açıp fotoğraflara bakması kötü mü olur? Sevgiler Gökçe

      Sil
  2. yazınıza ve fotograflara bayıldım... Datça özenle saklanması ve korunması gereken bir yer ve malesef orası da birkaç yıl içinde aramızdan ayrılacak... son degisikliklere kurban gidecek gibi gorunuyor... o nedenle bu yıla kadar gördüklerimiz ve paylaşımlar önemli bir belge, elinize, gözünüze sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Zeynep Hanım, yorumunuz için çok teşekkür ederim. Datça'ya gitmek biraz meşakatli olduğu için bozulması, doğallığını yitirmesi daha uzun sürecektir diye düşünüyorum. Ya da umut ediyorum diyeyim. Umarım Datça bir Alaçatı, Bodrum olmaz. Çok özel, çok güzel bir yer. İş hayatından nefret eden biri olarak bloğunuzda gördüğüm kitabınız ilgimi çekti. İlk Türkiye ziyaretimde alıp okuyacağım. Bu blog da aslında iş hayatından kaçışın bir ürünüdür. İş çıkışında yazılarıma, fotoğraflarıma sığnmak çok iyi geliyor. Münih'ten sevgiler...

      Sil