12 Temmuz 2014 Cumartesi

Masal şehir Prag hakkında bilmeniz gereken herşey burada...


Astronomik saatin hikayesi nedir? 
Tyn Kilisesi'ne neden daha dikkatli bakmalısınız? 
Prag'ın en hareketli meydanında yerde bulunan o artıların anlamı ne? 
Yahudiler Prag'da çok mu acı çekti? 
Antonin Dvoraks ve onun meşhur Yeni Dünya Senfonisi'nin Prag'la ilgisi ne?
Merak ediyor musunuz?
Öylese yazının devamını okumaya biran önce başlayın derim.
Prag'a gittiğinizde bu bilgiler sayesinde Prag'a daha farklı bakmanız dileğiyle diyorum ve yazıma başlıyorum.
Bu yazımla, Prag'ın old town olarak bilinen bölgesini çok ayrıntıya girmeden ama önemli bilgileri de atlamadan anlatmayı amaçladım. Prag'ı tam olarak keşfetmek için Prag konulu diğer yazılarıma da bakmayı atlamayın sakın...

Prag'a ne zaman gitmelisiniz? Prag'da kaç gün kalınmalı? Prag tatilinin maliyeti ne kadar olur? sorularınızın cevabı için Prag Gezi Rehberi'ni okumanızı tavsiye ederim. Prag Gezi Rehberi için lütfen aşağıdaki linki tıklayın:

Prag Gezi Rehberi

Prag Yeme İçme Rehberi

Evet Prag'a geldiniz ve ilk olarak gidilecek yer Astronomik Saat ile Tyn Kilisesi'nin olduğu meydan. Hadi başlayalım o zaman:

Astronomik Saat, 1410 yılında inşa edilmiş ve o tarihten beri mekanizması hiç değişmeden günümüze kadar ulaşmış tarihi bir saat ve hala doğru çalışıyor. Pardon 3 dakika sapması var :))






Her saat başı öncelikle ölümü simgeleyen iskelet hareket etmeye başlıyor. Ardından güzellik, hırs ve ışığı simgeleyen diğer üç karakter ölüm korkusuyla kafalarını sallamaya başlıyor. Yaklaşık 1 dakika süren bu seramoni tüm turistleri astronomik saatin başına toplamaya yetiyor da artıyor bile. 



Saatin altındaki yuvarlak kısım ise 150 yıl sonra yapılmış. En iç kısımda Prag'ın simgesi, etrafında burçlar, dıştaki çemberde ise aylar ve en dışta 365 tane Çek ismi yer alıyor. Her gün bir isme karşılık geliyor... 




Astronomik saat Tyn Kilisesi yapılana kadar Prag'ın en yüksek binasıymış. Astronomik saatin hemen yan tarafına ilerlediğinizde binanın yarım olduğunu fark edeceksiniz. Burada eskiden City Hall varmış. Burada kısa bir bilgi vermem gerekirse; 2. Dünya savaşı sırasında Prag hiç bombalanmadan bu savaşı atlatmış. İki istisna hariç. İlki, bir Amerikalı pilotun Dresden diye yanlışlıkla Prag'ı bombalaması ki yaklaşık 150 km'lik bir hata. İkincisi Almanların Prag'dan çekilirken belgeleri yakmak için City Hall'u bombalaması. İşte bu nedenle Astronomik Saatin yan tarafı boş. 


Astronomik saatin hemen yanındaki meydan Prag'ın en önemli meydanı. 





Burası eskiden ticaretin merkeziymiş. Neyin ticareti derseniz cevap çok basit: Kölelerin... Tyn Kilisesi'ni karşınıza alıp meydanda durduğunuzda meydanın sağ tarafında kalan binaların geçmişi 14.-15. yüzyıllara dayanırken sol tarafındaki binalar tarihi görünümlerine karşı oldukça yeni sayılırlar. 20. yüzyıl başlarında Praglılar Prag şehrini yeniden inşa etmek isterler. Eski, çirkin yapıları yıkıp yerine daha güzel evler inşa ederler. İşte sol taraftaki binalar yeniden yapılanma dönemine ait. 





Meydanın tam ortasında bulunan heykel fotoğraf çektiren turistlerin fotoğraf karelerini süslese de hikayesini bilen sanırım çok az turist var. Bu kişi Jan Hus. Bu kişi dönemin önemli filozof-rahiplerinden ve kiliselerde reforma gidilmesini düşünen biri. Her özgür düşünceyi savunan kişi gibi tabii ki o da dönemin kural koyucuları tarafından yok edilmek istenmiş. İşte o meydanda yakılarak öldürülmüş (1415 yılında). Sonrasında ise onun izinden gidenler, yani Hussiteler, krala isyan edip 1420-1431 yılları arasında Hussite savaşları olarak bilinen savaşları başlatmış ve en sonunda kendi reform kiliselerini kurmak için kralı ikna (!) etmişler ki Tyn Kilisesi de bunlardan en önemlisidir. 








Bütün bu olanlar bizim tarih kitaplarında okuduğumuz Katolik Kilisesi'nin reformuna imza atan Martin Luther'den 100 yıl önce olmuş. Aslında Çekler kendi reformlarını o tarihlerde yapmışlar ancak Prag Habsburg Ailesi'nin (Avusturya-Macaristan) boyunduruğuna girince bu özgürlük kısıtlanmaya başlanmış ve yeniden çıkan isyan sonrası 27 kişi o meydanda başları kesilerek öldürülmüş (21 Temmuz 1621). Tyn Kilisesi'ni arkanıza alıp Astronomik Saatin hemen önüne, yere baktığınızda 27 tane haç işareti göreceksiniz. Bu işaretler o meydanda özgür kiliseyi savundukları için öldürülen insanları simgeliyor... 








Tyn Kilisesi'ne karşıdan baktığında birbirinin aynısı iki kule görenlere daha dikkatli bakmasını tavsiye ederim. Neden mi? Sağdaki kule soldaki kuleden çok az da olsa büyük. Çünkü sağ taraftaki Hz. Adem'i, sol taraftaki Hz. Havva'yı temsil ediyor. Güneşli olan günlerde Adem'in gölgesi Havva'nın üzerine düşüyor ve bu da erkeğin kadın üzerindeki koruma görevini temsil ediyor. İsteyenler Astronomik Saat'in yukarısına çıkıp Tyn Kilisesi'ni yukardan görüntüleyebilirler. 










Meydanın sol tarafındaki St. Nicholas Kilisesi'ni sağınıza alıp devam ettiğinizde Kafka Meydanı'na çıkacaksınız. Şu andaki Kafka Cafe'nin bulunduğu bina Franz Kafka'nın doğduğu bina olarak bilinse de aslında Kafka'nın doğduğu binanın orjinali değil. O arsa üzerinde bulunan orjinal bina zamanında yıkılıp 1900'ler başında tekrar inşa edilmiş. 








Burdan sonra yönünüzü Rudolfinum'a yani Çek Filarmoni Orkestrası'nın konserlerini verdiği binaya çevirmenizi tavsiye ederim. Bu bina Neo Rönesans tarzda yapılmış. Bence burayla ilgili en ilginç anektot şu. Binanın önünde binaya doğru yürüyen bir kişiyi sembolize eden bir heykel var. Bu heykel Çeklerin en önemli komponistlerinden Antonin Dvoraks'a ait. 






Amerikalılar onu ülkelerine davet ediyor. Kendisi 3 yıl Amerika'da geçirdiği zaman zarfında ülkesini çok özlüyor ve Prag'a geri dönmek istiyor. Memleket özlemiyle de ortaya çok ünlü "New World Symphony" çıkıyor ve 1969'da Neil Armstrong uzaya ayak bastığında bu senfoniyi çalıyor. Memleket özlemi insana neler yaptırıyor :)) 



Bir de bu binayla ilgili başka enteresan bir hikaye de binanın çatısındaki heykellere ait. O heykeller dünyaca ünlü komponistlere ait. Mozart, Beethoven gibi. Aralarında bir tane de Yahudi bir sanatçı var. İsmi Mandelson. Hitler Prag'a girdiğinde Yahudi sanatçıyı simgeleyen heykelin oradan kaldırılmasını ister (Adamın heykel bile olsa Yahudiyi simgeleyen herşeyle problemi var!). Fakat çatıya çıkan işçiler hangi heykelin o kişiye ait olduklarını bilemediklerinden rastgele en büyük burunlu heykeli yıkarlar ki efsaneye göre bu heykel Hitlerin çok sevdiği Alman sanatçı Wagner'dir. Şu an her iki sanatçının da heykeli çatıda bulunuyor. Rehberimiz savaş sonrası Wagner heykelinin tekrardan yerine dikildiğini söyledi. 

Yola devam edince hemen sağ tarafta yer alan Yahudi Gettosu'nu göreceksiniz. Haçlı seferleri sırasında Hz. İsa'yı Yahudilerin öldürdüğünü öğrenen Avrupalı Katolikler arasında Yahudi düşmanlığı baş gösterir. Bu düşmanlık Yahudilerin şehrin belli bölgesinde Gettolar oluşturmalarına zorlar. Ayrıca Yahudilere belli meslekler haricinde çalışmak yasaklanır. Bu meslekler tabii ki ticaret, bankacılık ve kendi ihtiyaçlarını karşılayacak kadar temel işlerdir (kasaplık, doktorluk vs.). 20. yy'da ortaya çıkan antisemitizm akımının etkisiyle iş çığrından çıkar ve sonuç hepimizin de bildiği gibi 2. Dünya Savaşı ve soykırım. Buradaki Yahudi Müzesi'ni konuya ilgisi olanlara tavsiye ederim. Bu müzenin en ilgi çekici noktası Prag'da bu savaş sırasında öldürülen 80.000 Yahudinin isimlerinin hepsinin duvarlara yazılmış olması. 


Bir başka önemli özelliği de müzedeki resim sergisi. Toplama kamplarına alınan ve birçoğu daha sonra öldürülen Yahudi çocuklarının o günlerde çizdiği resimler toplanarak bir sergi açılmış. Düşünün ki ölümü resmeden çocuklar... Çok acı gerçekten. Kişi başı 300 kron vererek alacağınız bilet ile bu müzeyi ve müzenin yanındaki Yahudi mezarlığını gezebilirsiniz. 














Bu mezarlık 12. yüzyıldan beri orada yaşayıp ölmüş Yahudilerin mezarı. Yahudilerin o zamanda yaşam alanları kısıtlandığı gibi cenazelerini gömecek alanı da oldukça kısıtlamışlar. Bu nedenle mezarlıkta 12 kata kadar üst üste insanlar gömülü. Daracık alanda binlerce insan, binlerce mezar taşı... Bu mezarlık Buenos Aires'te gördüğümüz Recolette'den sonraki en ilginç mezarlıktı... 


Mezarlığın hemen yanında Yahudilerin ölülerine uyguladıkları seramoninin anlatıldığı bir müze bulacaksınız. İlginiz varsa aldığınız biletle buraya da girebilirsiniz. Ancak biz rehberimizin verdiği tüyo ışığında mezarlık sonrası yönümüzü İspanyol Sinagogu'na çevirdik. Burası Prag'daki en eski Sinagog'un artık yetersiz kalması nedeniyle devrin zengin yahudilerinin El-Hamra'dan esinlenerek yaptırdıkları bir Sinagog (Bizans-Moorish tarzı). İsminin İspanyol Sinagog'u olması da bu yüzden. 

Bizim çok Sinagog görmüşlüğümüz yok ancak burası gezmeye değer bir yer. Endülüs tatilimiz sırasında tanıştığımız mimarinin aynısını burada görmüş olduk. Gerçekten etkileyici.






Aslında bu turun içinde "Eski-Yeni Sinagog" da var fakat vaktimiz dar olduğu için biz oraya gidemedik. İspanyol Sinagogu'nun hemen önünde ise bir Kafka Heykeli var. Kafka'nın bir kitabındaki rüyasında bir devin omuzlarında gezen adam ve dönüşüm kitabındaki böcek figürünün birleşiminden oluşan bir heykel bu. 



Bence Prag gezisi sırasında Yahudi Bölgesi ve Müzesi kesinlikle gezi programına dahil edilmeli ve en az 3-4 saat ayrılmalı. Alınan bilet 7 gün geçerli. Cumartesi hariç her gün saat 18:00'e kadar müze ve sinagoglar gezilebilir. 


Yahudi Müzesi'nden İspanyol Sinagogu'na giderken yol üzerinde Otel İntercontinental'ı göreceksiniz. Bu otelin bulunduğu caddeye geldiğinizde kısa bir mola verip etrafınıza bir göz atın derim. Paris'i görmüş olanlar burayı çok tanıdık bulacaktır. Burası Prag'ın en lüks alış-veriş caddesi ve üzerindeki binalar Paris'in Art Nuevo mimarisinden esinlenerek yapılmış. Bu caddenin sonunda tepenin başında bir metronom göreceksiniz. Burada daha önce dev bir Stalin heykeli varmış. Ancak Stalin'den sonra başa geçen Rus Devlet Başkanı Stalin'e ait tüm heykelleri yıktırmış. Bu heykel patlatıldığında yere ilk düşen parça Stalin'in kafasıymış. O yüzden Çekler Stalin'in geç de olsa kafasını koparmanın hazzını yaşıyorlar. Zamanınız olursa bu tepeye çıkabilirsiniz. Çok güzel bir Prag manzarası var. İşte o tepeden birkaç manzara: 







İspanyol Sinagogu sonrası ise dar sokaklardan geçerek Powder Tower'a ulaşabilirsiniz. 







Bu kulenin hemen yanında şehrin en güzel Art Nuevo mimarisine sahip konser binasını göreceksiniz. Biz öğlen molamızı burada açık havada yaptık. Mekanın içi de bence çok hoş. Aslında burası Prag'ın yeni şehir kısmı. (15. Yüzyıldan kalma). Kral Charles IV. buranın planını bizzat kendisi çizmiş. 

















Buraya kadar gelmişken buradaki cafede bir mola vermek istemez misiniz? İçerisi ayrı dış mekanı ayrı bir güzel bu cafede mola verip meydandan geçen insanları seyretmek, kalabalıkta kaybolmak çok keyifli...


























Powder Tower'dan içeri doğru ilerlediğinizde Prag'ın ünlü Charles Üniversitesi'ni bulacaksınız. Bu üniversite Avrupa'nın en eski üniversitelerinden biri. 


Old Town turunuzu ise Mozart'ın Don Giovanni Operası'nın Premiyeri'ni yaptığı bina ile tamamlayabilirsiniz. Mozart için Prag çok önemli bir şehirdi. Prag'a geldiğinizde bir akşam Mozart dinleyebilirsiniz. Ya da geçmişi 18. Yüzyıla dayanan ve Prag'da önemli bir yere sahip olan kukla sanatıyla Mozart'ın eserlerinin birleştiği kukla gösterisine gidebilirsiniz. Biz yaklaşık 5 sene önce Prag'a ilk gelişimizde Don Giovanni'yi bir kukla gösteriyle izlemiş ve çok sevmiştik. 






Böylece Prag'ın tarihi şehir (old town) bölgesini ayrıntılı bir şekilde gezmiş oldunuz... Umarım keyif almışsınızdır. İnanın biz burayı gezerken çok keyif aldık. 



Peki ben bu bilgileri nasıl mı edindim? Prag giriş yazımda da belirttiğim gibi Astronomik Saat önünde bekleyen turist rehberlerinden birinin peşine takılarak. Mutlaka yapın. Hepsi bilgili, hepsi heyecanlı ve saatlerce size değişik hikayeler anlatıyorlar. Ücreti ne kadar derseniz gönlünüzden ne koparsa. Ciddiyim. Bu turu muhakkak yapın derim. 

Gelelim 2. günkü Prag turumuza... Charles Köprüsü'nü kendimiz gezdikten sonra yaklaşık 3,5-4 saat süren Kale Bölgesi turuyla Prag'ın bambaşka yönlerini keşfettik... İşte o günden birkaç fotoğraf:



Charles Köprüsü


Charles Köprüsü


Prag Kalesi'nin içinden St. Vitus Katedrali'ne bir bakış


Yazlık Saray ve bahçesi


Çok güzel bir gotik mimarisi örneği olan St. Vitus Katedrali 





Stç Vitus Katedrali


Katedralin içi


Katedralin içi


Katedralin içi


Katedral
Bir süreliğine Franz Kafka'nın yaşadığı ev


Kalenin bulunduğu tepeden Prag şehir manzarası


Çeklerin gerçek Eyfel Kulesi'ni kıskanıp taklit ettiği, yüksekliği ile olmasa da rakımıyla aynı, çakma Eyfel Kulesi
Eğer zamanınız kalırsa, Kadife Devrim'nin geçtiği bölgeyi ve Prag tarih müzesini gezmenizi tavsiye ederim.
Kadife Devrimi, 17 Kasım - 29 Aralık 1989 tarihinde o günkü Çekoslavakya'da meydana gelen kansız bir devrim. Kansız ama Komunist düzenin yıkılmasına sebep olmuş bir devrim.

 Bugün o cadde çok güzel çiçeklere ev sahipliği yapıyor.


















Başta da dediğim gibi masal şehir Prag hakkında bilmeniz gereken herşey burada....

Off The Road on The Track Prag'daydı

Mayıs 2014

2 yorum:

  1. Listemde olan bu şehri, kalbime kazıdınız. Bu arada, Yahudi'leri -İsrail'i- hiç anlamıyorum.
    Soykırım filmleri yapa yapa tüm dünyayı kendilerine acındırırken, Filistin sürekli ateş altında.
    Ne zaman barış olacak? Bilmiyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba, o kadar haklısın ki. Oradaki Yahudi Müzesi'ni gezerken aynı şeyi düşündüm. Bu kadar çok acı çekmiş bir halk nasıl olur da şimdi başka bir halka bu kadar çok acı çektirebiliyor dedim. Barışın olduğu yarınlara en kısa zamanda uyanmak ümidiyle. Sevgiler Gökçe

      Sil